Hazırlayan: Nevzat AKSUNGUR
Mehmet Ali Birand ve Can Dündar’ın hazırladıkları belgeseller ile katliamdan sağ kurtulan Aziz Nesin, Lütfi Kaleli, Ali Balkız, Serdar Doğan, Zerrin Taşpınar ve Arif Sağ’ın tanıklığında, 2 Temmuz Sivas Katliamı
1 Temmuz 1993’de Siyasal Ortam Özeti:
DYP ve SHP koalisyon hükümeti kurulalı bir ay olmuş, mecliste henüz güven oylaması dahi yapılmamıştı.
Başbakan DYP lideri Tansu Çiller, Başbakan Yardımcısı ise SHP lideri Erdal İnönü idi.
Nisan ayında Süleyman Demirel meclis tarafından Cumhurbaşkanı seçilmişti.
DYP’den Mehmet Gazioğlu, İçişleri Bakanı, SHP’den Fikri Sağlar ise Kültür Bakanı, olarak hükümette görev almıştı.
Ana muhalefet partisi liderliğini, Anavatan Partisi’nden Mesut Yılmaz yapıyordu.
Sivas İlinde, Ahmet Karabilgin vali olarak görev yaparken, belediye başkanlığını Refah Partisi’nden Temel Karamollaoğlu yürütmekteydi.
1 Temmuz 1993 günü, Kültür Bakanlığı’nın desteklediği Pir Sultan Abdal’ı anma etkinlikleri Sivas’ta başladı. PSAKD’nin 51 kişi ile düzenleyicisi olduğu etkinliğin onur konuğu Aziz Nesin, kültür merkezinde konuşma yaparken, birtakım kişiler de Sivas’ta “Müslüman Kamuoyuna!” başlıklı bildiriyi dağıtıyordu.
Yerel basında, günler öncesinden, Pir Sultan Abdal’ı anma etkinlikleri hedef alınıyor, Pir Sultan Abdal taraftarlığının “din” ve devlete düşmanlık olduğu yazılıyordu.
2 Temmuz, Saat 10.00 da Buruciye Medresesi’nde yazar ve şairler kitap imzalayıp, halk ile sohbet ettikleri sırada Aziz Nesin, kendisiyle röportaj yapan İHA muhabirine; yerel Hakikat Gazetesi’nde çıkan, “Müslüman Mahallesinde Salyangoz Sattılar” manşetini, provakatif olduğu yönünde eleştirken, dinleyiciler arasından birkaçı da Nesin’e sataşmaktan geri durmuyordu.
Öğlen ezanı okunup, cemaat Cuma namazı için camilerde toplanmaya başlarken, Aziz Nesin koruma polislerince Madımak Oteli’ne götürüldü.
Karanlık bir gücün yönlendirmesi ile Paşa, Meydan ve Ulu Camii’den çıkan, sayıca yaklaşık 1000 kişi birleşerek, hükümet konağına doğru yürüyüşe başladı. “Sivas Aziz’e mezar olacak.!”, “Ya Allah Bismillah, Allahuekber.!”, “İslam’a uzanan eller kırılsın.!” ve “Vali istifa...!” sloganları atılıyordu.
Valilik binası önünde müdahale edilmeyen kalabalık, burada 3000-3500 kişiye ulaşınca, kültür merkezine yönlendi. Merkez önünde, Kültür Bakanlığı’nca yeni yaptırılan ve açılışı yapılacak “Ozanlar Heykeli”, içeride ise Arif Sağ konserini dinlemeye gelmiş 1500 kişi bulunuyordu.
Kalabalığın Kültür merkezi önüne gelmesi üzerine içeride bulunanlar korunmak amacıyla dışarıya çıktı. Kültür merkezi taşlanırken, etkinliği izlemeye gelenler, kendilerini korumanın yollarına bakıyorlardı.
14.45 de askeri güçlerden destek istendi. Destek çağrısı ile sadece 33 asker gönderildi. Gelen asker müdahale etmeksizin, biraz uzakta bekletildiler.
Kalabalık kontrol edilemez haldeyken, İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu, Vali Ahmet Karabilgin ile telefon görüşmesinde, “Merak etme, seni orada yalnız bırakmayacağız!” dedikten sonra, Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu ile de görüştü. Belediye Başkanı’nın, “Meraklanmayın! Abartılacak bir durum yok! Her şey kontrol altında!” yönündeki beyanı, bakan nezdinde daha itibar gördü.
Her şey kontrol altında mıydı?
Yeterli destek gelmediğini gören kalabalık, kültür merkezi önündeki ozanlar heykelini, önce taşladı, sonra da yıktı!
Saat 16.00’ya doğru Belediye başkanının yaptığı konuşma ile kalabalık önce dağılır gibi olsa da karanlık güç tekrar toplanmalarını sağladı.
Etkinlik katılımcıları, korunmak amacıyla topluca Madımak Oteli’ne sığındılar. Amaçlarının protesto etmekten öte olduğu belli olan, kalabalığın bu seferki hedefi Madımak Oteli olacaktı.
Saat 17.00 civarında “Kahrolsun Laiklik..!” sloganı atılıyordu.
17.45’de tamamen kuşatılan Madımak Oteli önündeki kalabalığın sayısı 5000 kişiyi bulmuştu.
Bir önceki gün, “olası” kaldırım çalışması sebebiyle yere dökülen kaldırım taşları ve karşı binanın çatısından, kiremit parçaları otel pencerelerine atılmaya başlandı. Otele sığınanlar kendilerini taş, kiremit ve kırılan cam parçalarından korumak için merdiven boşluğunda toplandılar.
Duruma çare bulması için Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü’ye telefonla ulaştılar. Aziz Nesin, İnönü’ye dış sesleri dinleterek, önlem alınması çağrısında bulundu.
Bu ana kadar, otel içerisindekiler er ya da geç güvenliklerinin sağlanacağını düşünüyordu. Çocuklar ve kadınlar tedbir amaçlı üst katlara yönlendiriliyordu. Eline o güne kadar kalemden başka bir şey almamış olan yaşça büyük olanlar, merdivende nöbet tutmaya başladılar.
Saat 18.00 de otel önündeki kalabalığın sayısı 15000’i bulmuştu.
Vali Karabilgin bu kez telefonla Başbakan Tansu Çiller ile görüştü, uçak ve helikopter ile acil takviye kuvveti istedi. Çiller, valiye “Ne yap-et, olayları önle.!” dedi.
İstenen takviye kuvvet gönderilmedi!
Saatler 19.00 a geldiğinde, Genel Kurmay Başkanı Doğan Güreş, Vali’ye Tugay Komutanı Tuğgeneral Ahmet Yücetürk’ün, emrinde bulunan 6000 mevcut ile kendilerine yardımcı olacağını söyledi. Vali telefonu Tugay komutanına verip, emirlerini ona doğrudan iletmesini istedi. Tugay komutanı birkaç defa “Baş üstüne, baş üstüne!” dedikten sonra telefonu kapattı ve gitti!
Bahsedilen destek kuvvet ortada yoktu!
Otel çevresine sadece 30-40 kişilik bir askeri kuvvet geldi. Bunu gören kalabalığın yeni sloganı “Asker Bosna’ya...!” ve “Allahsıza asker, siper olamaz...!” oldu. Kalabalık, askerin otele yaklaşmasına mâni oldu. Bir albay göstericilerden biri ile görüştükten sonra, gelen askeri de geri çekti! Ricatı gören kalabalığın yeni sloganı “En büyük asker, bizim asker!” di..
Artık hiçbir engel kalmamıştı!
Saat 19.50 de önce otel önündeki otomobiller, ardından otel ateşe verildi! Kalabalıktan, “Allah’ım bu senin ateşin!”, “Cehennem ateşi işte!” sesleri geliyordu. Otel yandıkça “Müslüman Türkiye...!” sloganı atılıyordu.
Saatler 20.00 olduğunda otelin elektrikleri de kesildi. Yoğun duman ve karanlık altında mahsur kalan çaresizler için soluk almak ve birbirlerini görmek artık imkânsızlaştı.
Panik halinde kurtuluş ararlarken, Merdiven boşluğu, aşağıdan yukarıya müthiş bir sıcak hava, duman ve alev ile sarıldı. Henüz sağ olanlar tarafından, üç ile beş dakika süren korkunç ölüm çığlıkları duyuldu...!
Saatler 21.00 olduğunda katliamın boyutu da ortaya çıktı.
Toplumsal dayanışma ve anma programı için Sivas ellerine giden,
Muhibe Akarsu (35 yaşında, misafir),
Muhlis Akarsu (45 yaşında, sanatçı),
Gülender Akça (25 yaşında, sanatçı),
Metin Altıok (52 yaşında, şair, yazar),
Ahmet Alan (22 yaşında, sanatçı),
Mehmet Atay (25 yaşında, gazeteci),
Sehergül Ateş (30 yaşında, sanatçı),
Behçet Aysan (44 yaşında, şair),
Erdal Ayrancı (35 yaşında, yönetmen),
Asım Bezirci (66 yaşında araştırmacı, yazar),
Belkıs Çakır (18 yaşında, sanatçı),
Serpil Canik (19 yaşında, sanatçı),
Muammer Çiçek (26 yaşında, aktör),
Nesimi Çimen (67 yaşında, şair, sanatçı),
Carina Cuanna (23 yaşında, Hollandalı gazeteci),
Serkan Doğan (19 yaşında, sanatçı),
Hasret Gültekin (23 yaşında şair, sanatçı),
Murat Gündüz (22 yaşında, sanatçı),
Gülsüm Karababa (22 yaşında, sanatçı),
Uğur Kaynar (37 yaşında, şair),
Asaf Koçak (35 yaşında, karikatürist),
Koray Kaya (12 yaşında, çocuk),
Menekşe Kaya (17 yaşında, sanatçı),
Handan Metin (20 yaşında, sanatçı),
Sait Metin (23 yaşında, sanatçı),
Huriye Özkan (22 yaşında, sanatçı),
Yeşim Özkan (20 yaşında, sanatçı),
Ahmet Özyurt (21 yaşında, sanatçı),
Nurcan Şahin (18 yaşında, sanatçı),
Özlem Şahin (17 yaşında, sanatçı),
Asuman Sivri (16 yaşında, sanatçı),
Yasemin Sivri (19 yaşında, sanatçı),
Edibe Sulari (40 yaşında, sanatçı),
İnci Türk (22 yaşında, sanatçı),
Kenan Yılmaz (21 yaşında, otel görevlisi),
Ahmet Öztürk (21 yaşında, otel görevlisi)
canlarımızı kaybettik…!
1 Temmuz’da “Gün, küfürlerin hesabının sorulma günüdür!” ifadesinin yazılı olduğu, “Müslüman Kamuoyuna...!” başlıklı bildiriyi kimlerin yazdığı, bastığı ve dağıttığı halen “bilinmemektedir”